Son Dakika
“Bizden ürün alan kişi ürününü kullanırken rahat rahat kullansın, herhangi bir sıkıntı yaşamasın.” Bu durum; varak kâğıdında, sim tozunda, flex dediğimiz transfer ürünlerinde, boyalarda vb. hangisinde olursa olsun kalite önceliğimizden taviz vermeden yolumuza devam etmek şeklindedir. Gerekirse az olsun ama kaliteli olsun diye açıklamalarda bulunan Flomak Satış ve Pazarlama Direktörü Necmettin Sarıbaş ile sektörü konuştuk.
Firmanızın tarihçesi, sektörel bazda hizmetleriniz ve ürünleriniz nelerdir?
Firmamız 2003 yılında kurulmuş olup çalışmalara ilk etapta flok atma ve kaplama makinelerinin (metraj baskı) projelendirmesi ve satışı ile başlanmıştır. Daha sonra tekstil ve makine sektörleriyle ilgili birçok mümessillik alınmış, 2008’de tekstil baskı sektörüne ilk varak kâğıdı ithalatına başlamış, 2010’da ise stoklu olarak metraj baskı müşterilerine tedarik edilmiştir. Her geçen yıl varak kâğıdına olan talebin artmasıyla birlikte metraj baskı için Güney Kore’den solvent bazlı varak tutkalı getirilmiş, 2012 yılında da parça baskı sektörü için özel olarak geliştirilen “S Serisi” varak kâğıtlarımızın satışına başlanılmıştır.
2015 yılı itibariyle özellikle parça baskı müşterilerimizin artan talep değerlendirilerek Türkiye’nin en kaliteli sim tozu markası olan “Artglitter” markası kurulmuş ve başta parça baskı ve metraj baskı olmak üzere Duvar Kâğıdı, Matbaa ve Kırtasiye sektörlerine satışlarımız başlamıştır.
Ürün gruplarımız içerisinde bulunan “Artflex” dekoratif/fleksi transfer filmlerinin tanıtımı 2017 FESPA EURASIA fuarında gerçekleştirilmiştir. Dekoratif transfer filmler daha önceleri sporcu kıyafetlerinde logo yapımında ve kişiye özel kıyafetlerin tasarımlarında kullanılırken, tekstil ürünlerinde kullanımının artması ve özellikle Uzak Doğu’da üretici sayısının da artmasıyla bu ürünlerin fiyatları daha makul hale gelmiştir. Flomak, bu ürün grubunu da rakiplerinden farklı olarak müşterilerine “ister rulo halinde, ister kullanıma hazır kesimi ve temizliği yapılmış, baskı yapacak şekilde” seçeneklerini sunuyoruz. Oysa diğer firmalar bu ürünü sadece rulo halinde satmaktadır. Henüz bir yılı bile doldurmadan verdiğimiz hizmetten dolayı birçok firma tarafından çok yüklü siparişlerini vermiş durumda.
Baskı Boyaları konusunda ise ilk defa bu yıl CSC Baskı Boyalarını getirmeye başladık. Bu ithalatını yaptığımız baskı boyalarında da Türkiye’de üretimi olmayan, hem yüksek kaliteli hem de sağlığa zararsız, ekolojik ürünler olmasına özen gösterdik. Bu noktada şu anlayışı benimsedik: “Bizden ürün alan kişi ürününü kullanırken rahat rahat kullansın, herhangi bir sıkıntı yaşamasın.” Bu durum; varak kâğıdında, sim tozunda, flex dediğimiz transfer ürünlerinde, boyalarda vb. hangisinde olursa olsun kalite önceliğimizden taviz vermeden yolumuza devam etmek şeklindedir. Gerekirse az olsun ama kaliteli olsun.
Baskı sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Baskı sektörünün şu anda tam bir fırsat aşamasında olduğunu düşünüyorum. Yenilik yapanlar, farklı ürün geliştirenler kazanıyor. Bu bağlamda bizim de çok sık yurt dışı seyahatlerimiz oluyor ve buralarda hiç kimsede olmayan bir ürünü, tekniği ve bilgiyi ya da modayı bulup getiriyoruz. Müşterilerimizi doğru analiz ettiğimiz için bu yenilikleri de doğru işletmelerle paylaşarak müşterilerin Ürün Geliştirmelerine katkı sağlıyoruz.
Dijital baskı ile konvansiyonel baskıyı da kıyaslarsanız ne görüyorsunuz?
Biz dijitalle ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Makinelerin, boyaların ilk tanıtımını Haziran 2019’da yapmayı planlıyoruz. Bu noktadaki çalışmamızı şimdilik sürpriz aşamasında bekletiyoruz.
Sektörde ülkemizi global anlamda değerlendirdiğimizde size göre artılarımız eksilerimiz nelerdir?
Baskıda kalite oturdu, diyebiliriz. Türkiye’de ödüllü firmalarımız var ve çok güzel işler yapıyoruz. Avrupa’ya hız anlamında çok yakınız. Mağazaya çıkarılan 50 bin parça ürün satılmaya başladığı anda yapay zekâlar kendileri “Hangi ürünün ne kadar ve ne zaman geldiğinin ve ne kadar ihtiyaç olduğu?”nun kararını verebiliyor. Bu noktada ülkemiz çok avantajlı. Söz gelimi Avrupa siparişi istediği anda Çin’den ürünü 1,5 ayda çıkarabiliyorsunuz; Türkiye’de ise aynı ürünü bir hafta-on gün içerisinde yetiştirebilirsiniz.
Tekstil artık hıza döndü. Bütün markalar rekabet içerisinde ve inanılmaz hızlı olmak zorundalar. Herhangi bir sanatçı ya da sporcunun sosyal medyada paylaştığı bir ürünün benzer tasarımını, desenin ve ya rengini birkaç hafta içerisinde piyasadaki yerini hazırlamalısınız. Yoksa geç kalırsınız.
Kısa vadede dijitalin egemen olacağını düşünmüyorum ama zamanla bunun gerçekleşmesi de muhtemeldir. Çünkü dijitale bağlı olarak hız ve verim de artacaktır. Biz de tam olarak bunu istiyoruz.
FESPA’da neler yapacaksınız, bir yenilik var mı?
Bizim önceliğimiz zaten yenilik üzerine. Özellikle transfer filmler, etiketler ve logo ile ilgili yeniliklerimiz mevcut.
Tekstilin zamanla Türkiye’den gidebileceğine ihtimal veriyor musunuz?
Tekstil, hiç kimsenin vazgeçebileceği bir ürün değil. Dijitale dönse de dönmese de Türkiye’de tekstil devam edecektir. Çünkü konum ve teknik açıdan bizim ülkemiz çok iyi durumda.
Konfeksiyonda üretim aşamasında ne durumdasınız?
Türkiye’de yapıştırma tekniğiyle dikişsiz -iki kumaşın birleştirilmesiyle ortaya çıkan ürün- üretim yapan iki firmadan bir tanesiyiz. Genellikle teknik, aktif spor kıyafetleri, bayan iç çamaşırları vb. dikişin rahatsız etmemesi ya da teknik tekstilin gerektiği alanlarda bu tekniği kullanıyoruz.
Sektörel anlamda istatiksel bir envanteriniz var mı?
Biz kendi konumumuzu, Türkiye’ye ithal edilen tekstil varak kâğıdının rakamları üzerinden görebiliyoruz. Buna göre de istatistiksel olarak tekstil varak kâğıdının %65’ini biz karşılamaktayız. Detaylı bilgi için: 0212-4228337-38 pazarlama@flomak.com
BENZER HABERLER